- uyuşmak
nsz Soğuk, basınç vb. yüzünden vücudun bir yerinde, duygu ve hareket geçici olarak azalmak"Öğle yemeğinden sonra sinirlerim uyuştu, ufak bir uyku kestireyim diye kompartımanımda uzandım." - A. Haşim
- karışık
sıfat Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş"Karışık salata."
- karıştırmak
-i, -e Karışma işini yaptırmak
- karışıklık
isim Karışık olma durumu, teşevvüş
- karışma
isim Karışmak işi"Kendi dillerine başka bir dilden en küçük bir şeyin karışmasına göz yumamazlar." - N. Uygur
- karmak
-i Karıştırmak, birbirine katmak
- birleştirmek
-i, -le Bir araya getirmek"Bu müşterek duygu ve anlayış birçok zevkleri birleştirir ve bir topluluk meydana getirirdi." - A. Ş. Hisar
- katmak
-i, -e Bir şeyin içine, üstüne veya yanına, niteliğini değiştirmek veya niceliğini artırmak için başka bir şey eklemek, karıştırmak"Sirkeye su katmak."
- karışım
isim Birden çok şeyin karıştırılmasıyla elde edilen veya ortaya çıkan şey"Melez bir insan ırkının karışımı, bu adama kuvvet vermiş." - M. Ş. Esendal
- birleşmek
nsz Ayrıyken tek bir bütün durumuna gelmek"Ufuklar birleşince ezilecek bizleriz / Biz de çöl ortasında kuruyan denizleriz" - F. N. Çamlıbel
- kaynaşmak
nsz, -le Ayrılmayacak bir biçimde birleşmek"Çakılla çimento kaynaşır."
- karışmak
-e İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek"Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı." - H. R. Gürpınar
- bağdaşmak
-le Anlaşmak, uzlaşmak, uymak, imtizaç etmek"Gerçekle bağdaşmayan ihtiraslar, insanın duygusunu hüzünden tedirginliğe hatta tiksintiye kadar zorluyor." - T. Buğra
- karıştırma
isim Karıştırmak işi"Sayfalarını karıştırmaya kalkınca içinden masaya bir kurşun düştü." - İ. O. Anar
- uyum sağlamak
- birbirine karıştırmak
- karıştırmak, karışmak, kaynaşmak, uyum sağlamak, karışım, birleşim