- kirli
sıfat Leke, toz vb. ile kaplı, pis, murdar, mülevves
- dert
isim Üzüntü"Göz göz oldu yüreğim, gözlerinin derdinden" - Halk türküsü
- pislik
isim Kir"Çocuğun yüzü gözü pislik içinde kaldı."
- arapsaçı
isim, bitki bilimi Küçük, yuvarlak ve çok sık yeşil yaprakları olan, uzadıkça aşağı doğru sarkan bir tür süs bitkisi
- karmakarışık etmek
çok karışık duruma getirmek"Tarihin karmakarışık olayları ilmî metotlarla incelenebilir mi?" - C. Meriç
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- bozukluk
isim Bozuk olma durumu
- düzensizlik
isim Düzensiz olma durumu, tertipsizlik, intizamsızlık, nizamsızlık"Ne kadar alışılsa da düzensizlik insana üzüntü verir." - M. Ş. Esendal
- kirletmek
-i Kirli duruma getirmek, pisletmek"Madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi." - A. Ş. Hisar
- zorluk
isim Sıkıntı veya güçlükle yapılma durumu, zor olma, güçlük, zahmet"Seyfi, zorluk karşısında kalırsa birini yakalayıp silah atmadan buraya dönecek." - S. Kocagöz
- intizamsız
sıfat Düzensiz, düzeni olmayan, karışık"Abdurrahman intizamsız fasılalarla hapşırıyordu." - Ö. Seyfettin
- karıştırmak
-i, -e Karışma işini yaptırmak
- karışıklık
isim Karışık olma durumu, teşevvüş
- fuar
isim Belli zamanlarda, belli yerlerde ticari mal sergilemek amacıyla açılan büyük sergi
- festival
isim Dönemi, yapıldığı çevre, katılanların sayısı veya niteliği programla belirtilen ve özel önemi olan sanat gösterisi
- dağınıklık
isim Dağınık olma durumu
- kargaşa
isim Kışkırtma ve karışıklık yoluyla toplumda ortaya çıkan düzen bozukluğu, anarşi
- kaos
isim Evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun, uyumsuz ve karışık durumu
- kargaşalık
isim Kargaşa durumu, alavere"Bütün bu kargaşalık, bu gürültü içinde çalgıcılar çalıyorlar." - M. Ş. Esendal
- pasaklı
sıfat Giyimine veya eşyanın temizliğine, düzenine önem vermeyen (kimse), çapaçul
- karışmak
-e İki veya ikiden çok şey bir araya gelip birbirinin içinde dağılmak, birbirinin içine girmek"Araba sallana sallana içim bağrım birbirine karıştı." - H. R. Gürpınar
- karışık şey
- karışık durum
- sofra arkadaşları
- tatsız yemek
- selikasızlık, nizamsızlık, katıkaşı, karmakarışıklık, cancal, karışıklık, düzensizlik, kirlilik, pislik, kötü durum, zor durum, dert, bela,
- böyle arkadaşlarla yenen yemek. mess hall aynı kişilerin devamlı olarak yemek yedikleri yer. mess kit askerlerin kullandığı küçük sefertası. messmate sofra arkadaşı messy karmakarışık
- daima aynı sofrada yemek yiyen kimseler
- ilgilenmek. mess up yüzüne gözüne bulaştırmak
- karışmak.
- müşkül veya utandırıcı durum
- pasaklı.
- çorba veya lapaya benzer yemek