- yardım etmek
kendi gücünü, imkânlarını başka birinin iyiliği için kullanmak"Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu." - E. Şafak
- kılavuz
isim Yol gösteren, tarihî ve turistik yerleri gezerken bilgi aktaran kimse, rehber"Ilıca hamamından ercecik kalkın / Kılavuz seçin de Şahren'i geçin" - Halk türküsü
- rehber
isim Kılavuz"Rehberim sille, tokat hatta asker süngüsü, bir hayli darbe yedikten sonra işini tamamladı." - N. F. Kısakürek
- hoca
isim, din b. (***) Müslümanlıkta din görevlisi
- danışman
isim Bilgi ve düşüncesi alınmak için kendisine danışılan görevli kimse, müşavir
- akıl hocası
isim Birine yol gösterip akıl öğreten kimse"Gerçek dost ve akıl hocası odur ki, nefsini alçaltmış ve kendisine tabi kılmıştır." - N. F. Kısakürek
- Mitoloji, Alkimos'un oğlu. Odyseus'un sadık dostu. Athena Mentor'un kılığına girip Telemakhos'a öğüt verirdi.
- akıllı ve güvenilir öğretmen veya kılavuz.