-  kıvrım isim Bükülmüş, kıvrılmış şeylerin oluşturduğu kat, büklüm"Elinde sımsıkı tutmakta olduğu perdenin kıvrımlarını bıraktı, köşeye çekildi." - N. Hikmet  
-  kıvrılmak nsz Eğrilip bükülmek  
-  gezinmek nsz Eğlenmek, vakit geçirmek için gezmek, dolaşmak, seyran etmek"Başı bir düşünceyle ağırlaşmış gibi öne düşük, elleri cebinde, geziniyordu." - P. Safa  
-  avare dolaşmak işsiz güçsüz, başıboş, aylak dolaşmak"Daha ne kadar sürdürebilecekti bu avare yaşamını?" - A. Kulin  
-  labirent isim Çıkış yeri kolay bulunamayacak kadar karışık koridorları olan yapı"Bu labirentte yolumu kaybedip gitmem işten değildi." - Y. K. Karaosmanoğlu  
-  menderes isim, coğrafya Bir akarsu yatağının az eğimli koyak tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği S harfine benzeyen kıvrım  
- dolambaçlı yol
- dolambaçlı yoldan gitmek