- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- çiğnemek
-i Ağza alınan bir şeyi dişler arasında ezmek, öğütmek"Gözlerine uyku denilen şey girmiyor, çiğnediği lokma boğazından inmiyor." - H. R. Gürpınar
- yırtmak
-i Kâğıt, kumaş gibi bükülüp katlanan şeyleri parçalamak"Artık küstahlığın perdelerini yırtmasam da camlarını çatlatabilirim." - A. N. Asya
- bozmak.
- çamaşır méngenesi
- iki silindirli ütü makinası
- kabaca kesip şeklini bozmak
- parçalamak, ezmek, yırtmak, çamaşır sıkma makinesi
- silindirli makina ile ütülemek.
- vurarak ezmek veya parçalamak