- makyaj
isim Yüzü güzelleştirmek için boyama, yüz boyama, yüz bakımı"Gece yüzüne yaptığı makyaj değme ustaların işiydi." - F. Otyam
- meydana getirmek
olmasını sağlamak, oluşturmak"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin
- makyaj yapmak
yüzü çeşitli işlemlerle temizlemek, boyamak ve diğer işlemlerle daha bakımlı ve güzel göstermek"Gece yüzüne yaptığı makyaj değme ustaların işiydi." - F. Otyam
- uydurmak
-i, -e Uymasını sağlamak"Gözlerini kilidi sökülmüş ve büyümüş anahtar deliğine uydurdu." - P. Safa
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- olmak
nsz Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak"En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." - S. F. Abasıyanık
- oluşturmak
-i Oluşmasını sağlamak, meydana getirmek, teşekkül ettirmek, tekvin etmek"Bu kahraman orduyu doğuran ve oluşturan bu millet var oldukça: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!" - B. Felek
- tazmin etmek
zararı ödemek
- teşekkül etmek
belirmek, belli bir biçim almak, oluşmak
- telafi etmek
ziyan olan veya elden çıkan bir şeyin yerini doldurmak, karşılamak"Telafisi kolay olmayan bir zarar."
- barışmak
nsz İki taraf, aralarındaki dargınlığı kaldırmak, uzlaşmak, anlaşmak"Fakat bir gün barışacaksınız ve onun da kurtulmasına yardım edeceksiniz." - A. Gündüz
- tekevvün etmek
- uydurmak, icat etmek, makyaj yapmak, tamamlamak