- iddia etmek
sözünde direnmek, bir iddia ileri sürmek"Mahkemenin elinde bu iddiaları yalanlayacak bir belge yoktu." - T. Buğra
- bakmak
-e Bakışı bir şey üzerine çevirmek"Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim" - C. S. Tarancı
- saklamak
-i Elinde bulundurmak, tutmak"Sarayın sükûnu bir kederli muammayı saklar gibi ağırdı." - İ. A. Gövsa
- beslemek
-i Yiyecek ve içeceğini sağlamak"Okulun artıklarıyla otuz kişiden fazla insan besliyorduk." - H. E. Adıvar
- tutmak
-i Elde bulundurmak, ele almak"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- korumak
-i, -den Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek"Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." - O. S. Orhon
- sağlamak
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı
- geçindirmek
-i Geçinmesini sağlamak
- devam ettirmek
başlanmış bir işi sürdürmek
- savunmak
-i Herhangi bir saldırıya karşı koymak, saldırıya karşı korumak, müdafaa etmek
- sürdürmek
-i Sürme işini yaptırmak"Parmaklıklara boya sürdürdü."
- muhafaza etmek
korumak, saklamak"Zamanımızda kıymetli şeylerin muhafazası güçleşti." - B. Felek
- devam
isim Sürme, sürüp gitme, kesilmeme, bitmeme
- bakımını sağlamak
- paraca desteklemek, geçindirmek, bakmak, sürdürmek, devam ettirmek, iyi halde tutmak, korumak, bakmak, bakımını yapmak, savunmak, savlamak, iddia etmek