- yükleme
isim Yüklemek işi, tahmil
- yük
isim Araba, hayvan vb.nin taşıdığı şeylerin hepsi"Çölde yük götüren vasıta develer, insan taşıyan vasıta hecinlerdir." - F. R. Atay
- ağırlık
isim Ağır olma durumu"Taşın ağırlığı." "Yükün ağırlığı."
- mukavemet
isim Dayanma, karşı durma, karşı koyma, dayanırlık"Bünyesi de, ruhu da hayatın güçlükleriyle ve yoksullukları ile çarpışarak mukavemet ve kudret kazanmıştı." - İ. A. Gövsa
- sıklet
isim Ağırlık, yük
- sorumluluk
isim Kişinin kendi davranışlarını veya kendi yetki alanına giren herhangi bir olayın sonuçlarını üstlenmesi, sorum, mesuliyet"Babam bütün sorumluluğu üzerine aldı." - M. Yesari
- doldurmak
-i Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek"Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu." - A. Ağaoğlu
- yüklemek
-i, -e Bir yere, taşınması için belli ağırlıkta eşya veya araç gereç koymak
- yüklenmek
-e Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak"Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker'in üstüne yüklenmiş." - M. Ş. Esendal
- hamule
isim Yük
- kargo
isim Yük taşıyan uçak veya gemi
- yükletmek
-i, -e Yükleme işini yaptırmak"Boyuna kolumu çekip hep kabahati bana yükletiyor." - S. M. Alus
- endişe
isim Tasa, kaygı"Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu." - İ. O. Anar
- kaygı
isim Üzüntü, endişe duyulan düşünce, tasa"Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket" - O. V. Kanık
- üzüntü
isim Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür"Beni sevmiyor, yeniden zihnimi kurcalamak, sinirlerimi üzüntü içinde bırakmak istiyor." - E. İ. Benice
- yük, taşınan miktar, şarj,
- fikir yorgunluğu
- hediye yağdırmak
- tıkabasa doldurmak
- yükünü vermek
- üzerine yük almak