- durmak
nsz Hareketsiz durumda olmak"Motorlu su taşıtlarından biri de kanal rıhtımının tam bizim önümüze düşen bir noktasında demir atmış duruyordu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- kesilmek
nsz Kesme işi yapılmak
- azalmak
nsz Az denecek bir miktara inmek"Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış" - F. H. Dağlarca
- dinmek
nsz Sona ermek, bitmek, durmak"Gözyaşlarım dindi, ferahladım, eski hayatıma kavuştum." - Y. K. Beyatlı
- durmak, dinmek, azalmak, yumuşamak, gevşemek