- engel
isim Bir şeyin gerçekleşmesini önleyen sebep, mâni, mahzur, müşkül, pürüz, mânia, handikap"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- kiraya vermek
kira karşılığında vermek, icara vermek"Eski kirayı yükseltiyorum, isterseniz gidin mahkemeye." - Ç. Altan
- izin vermek
birini bir şey yapmada serbest bırakmak"Ben dahi başka bir diyara gitmek için izin talep ederim." - A. Kabaklı
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- kiralamak
-i, -e Kiraya vermek"Evi ona kiraladım."
- gevşetmek
-i Sertlik ve gerginliğini bozmak
- bırakmak
-i Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
- boşa çıkarmak
olumlu bir sonuç alınmasını engellemek"Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler." - A. Gündüz
- koyuvermek
-i Salmak, serbest bırakmak"Gözlerimi kapadım ve ilk defa erkeklerden intikam almayı düşünerek kendimi koyuverdim." - A. Gündüz
- koyvermek
-i Koyuvermek"Bu sözleri işiten Bünyamin kendini iyice koyverip hüngür hüngür ağlamaya başladı." - İ. O. Anar
- Tenis, Tekrar edilecek vuruş.
- Masa Tenisi, Servis te topun fileye değmesi veya oyuna harici kalması gibi etkenlerle servisin tekrarlanması.
- müsaade etmek
- işten çıkarmak
- -malı
- -meli
- izin vermek, bırakmak, -meli, -malı, -ecek, -sin, İİ.
- cezasını hafifletmek
- geçmesine
- kaçmasına müsaade etmek
- kontrata bağlamak