- ders
isim Öğretmenin öğrenciye belirli bir sürede verdiği bilgi"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." - S. F. Abasıyanık
- ders vermek
öğretmek, yetiştirmek"Mektepten kaçmıyor, bazı derslerden zevk alıp saatlerce çalıştığım oluyordu." - S. F. Abasıyanık
- konuşma
isim Konuşmak işi"Hurşit hiç karışmıyordu konuşmaya." - A. Kulin
- azar
isim Paylama
- uyarı
isim Herhangi bir konu, sorun üzerine ilgi çekme, ikaz, ihtar, tembih"Romancının uyarılarından habersiz kaldınız." - A. Ağaoğlu
- azarlamak
-i Kırıcı ve sert söz söylemek, paylamak, tekdir etmek
- eleştirmek
-i Bir düşünceyi, bir eseri, bir yargıyı inceleyerek doğruluk veya yanlışlığını ortaya çıkarmak ve gerçek değerini belirtmek, tenkit etmek"Toplum ve aile içindeki sorunları çözümleyen veya eleştiren oyunlar daha çok çağdaş Fransız tiyatrosunun etkisiyle yazılmıştır." - M. And
- tekdir
isim Azarlama, paylama
- azarlama
isim Azarlamak işi, paylama"Büyük abla, kapının yanındaki iskemlenin üstünden fesimi aldığımı görünce çığlık çığlığa beni azarlamaya başladı." - R. N. Güntekin
- paylama
isim Paylamak işi, azar, azarlama, tekdir, tevbih, papara, saparta
- konferans
isim Topluluğa bir konuda bilgi vermek amacıyla yapılan konuşma"Hiçbir konferansa zevkle gittiğimi hatırlamam." - O. V. Kanık
- konferans vermek
herhangi bir konuda bilgi verecek biçimde konuşma yapmak"Hiçbir konferansa zevkle gittiğimi hatırlamam." - O. V. Kanık
- paylamak
-i Birine kusurundan ötürü sert sözler söylemek, azarlamak"Görümcesi onu paylıyor, o ise Kutlu'nun yüzüne bakıyordu, duymamacasına." - N. Araz
- ders anlatmak
- umumi ders
- konferans,
- belirli bir konu üzerine konuşma
- ders vermek: tekdir etmek azarlamak. lecturer konferans veren kimse
- okutman. lecture ship okutmanlık.