- aklamak
-i, hukuk Suçsuz veya borçsuz olduğu yargısına vararak birini temize çıkarmak, tebriye etmek, ibra etmek"Bir kitabın çok satmasında o kitabı aklayıcı nedenler pek özel durumlara bağlıdır." - N. Cumalı
- yıkamak
-i Su veya başka bir sıvı kullanarak bir şeyi temizlemek"Kazı yıkayıp temizlemişler, sonra da parçalayıp tencereye koymuşlar." - Ç. Altan
- ayıklamak
-i Bir şeyin içinden, işe yaramayan, gereksiz veya istenmeyen taneleri ayırıp çıkarmak, temizlemek"Döndüğümde karımın mezarını dolduran otları, baldıranları kendi elimle ayıkladım." - A. Gündüz
- çamaşır yıkama
- kirli çamaşır. laundry list çamaşır listesi
- uzun ve etraflı liste. laundryman umumi çamaşırhanede çalışan adam .