- zayıf düşmek
zayıflamak"Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım." - S. M. Alus
- sürünmek
nsz Karnı üzerinde sürünerek gitmek"İçimize tekrar emniyet geldikten sonra, karnımız üstünde sürünerek Nil'e, sonra öteki sahile geçtik." - R. H. Karay
- gevşemek
nsz Sertlik ve gerginliği bozulmak"Kar kalkmış, hava açmış, ayaz gevşemişti." - A. Gündüz
- durgunlaşmak
nsz Durgun bir duruma gelmek
- ruhsuzlaşmak
nsz Ruhsuz duruma girmek
- takati kesilmek
- faaliyetini kaybetmek
- isteği kalmamak
- şevksizleşmek
- isteksiz olmak, güçsüzleşmek, gevşemek,
- kederli ve baygın hal takınmak. languish in prison hapishanede çürümek.