-  uzak durmak 
yaklaşmamak, karışmamak"Muallâ, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu." - P. Safa 
   -  kaçınmak 
-den Herhangi bir işi yapmaktan veya özverili davranmaktan geri durmak, imtina etmek"Dargın çıkan sesinde bir şeyden kaçınan, lüzumsuz bir sakınca anlamı sezdi." - H. E. Adıvar 
   -  çekinmek 
-den Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak"Karşı karşıya oturup yalnız kaldığımız zaman göz göze gelmekten çekindiğini de hissettim." - P. Safa 
   -  sakınmak 
-i, -den Herhangi bir korku veya düşünce ile bir şeyi yapmaktan uzak durmak, içtinap etmek"Bıçak kemiğe dayandı mı başkaldırır, canını sakınmaz, hakkını ister." - A. Ağaoğlu 
   -  içtinap etmek 
sakınmak, çekinmek, kaçınmak