- yargı
isim Kavrama, karşılaştırma, değerlendirme vb. yollara başvurularak kişi, durum veya nesnelerin eleştirici bir biçimde değerlendirilmesi, hüküm"İlk yargısını ezbere mi verdiğini hâlâ bilmiyorum." - A. Ağaoğlu
- Hak
isim Adalet"Haktan ayrılmamalı."
- adalet
isim Yasalarla sahip olunan hakların herkes tarafından kullanılmasının sağlanması, türe
- mahkeme
isim, hukuk Bir yargıçtan veya bazen savcı ve yargıçlardan oluşan bir kurulun, yargı görevini yerine getirdikleri yer, yargı yeri, yargıevi, mahkeme kapısı"Mahkemenin elinde bu iddiaları yalanlayacak bir belge yoktu." - T. Buğra
- adliye
isim Hukuk ve adalet işlerini gören devlet kuruluşları
- hâkim
sıfat Egemenliğini yürüten, buyruğunu yürüten, sözünü geçiren, egemen"Arkasında yavaş fakat çok hâkim bir ses işitmişti." - A. Gündüz
- doğruluk
isim Doğru ve dürüst olma durumu, doğru olana yakışır davranış, dürüstlük, adalet"Güzel düşün, iyi hisset, yanılma, aldanma / Ne varsa doğrudadır, doğruluk şaşar sanma" - T. Fikret
- dürüstlük
isim Doğruluk"O zaman parmağımın şerefine içerken, dürüstlüğün şerefine içmiş oluruz, değil mi?" - E. Şafak
- haklılık
isim Haklı olma durumu"Çarçabuk ve büsbütün inanmak istiyorum aklımın haklılığına." - E. Şafak
- tarafsızlık
isim Yansızlık"Ben tarafsızlığımı ilan ediyorum." - N. Hikmet
- yargıç
isim, hukuk Millet adına, yargı yetkisini kullanarak yasaya aykırı davranışlarda veya uyuşulmayan işlerde yasayı yerine getirmekle, adaleti gerçekleştirmekle görevli kimse, hâkim"Hem benim avukat veya yargıç olmak isteyip istemediğimi de hesaba kattıkları yoktu." - N. Cumalı
- insaf
isim Acımaya, vicdana veya mantığa dayanan adalet"Sende insaf yok mu, adamcağız bu borcu birden verirse işi bozulmaz mı?"
- hakkaniyet
isim Hak ve adalete uygunluk, doğruluk, nasfet"Bunu burada hakkaniyet borcu olarak belirtmeliyiz." - H. Taner
- türe
isim Adalet
- edalet
- adalet, doğruluk, dürüstlük, adliye, mahkeme, yargıç
- kendine güvenmek