- atlama
isim Atlamak işi"Acemiliğimi görünce beni atlamaya, oynatmaya kalktılar." - R. N. Güntekin
- sıçrama
isim Sıçramak işi
- sıçramak
-e Ayaklarla, birdenbire ve kuvvetle yeri teperek hızla yukarıya veya ileriye atılmak"Çocuk taştan taşa sıçrayarak gitti."
- fırlamak
nsz Hızla, birdenbire bulunduğu yerden çıkmak, ayrılmak"Çalgıcıların oğlu, elinde kenarları zilli kocaman bir tefle ortaya fırladı." - L. Tekin
- atlamak
-den Bir engeli sıçrayarak veya fırlayarak aşmak"Duvardan atlamak. Hendekten atlamak."
- hoplamak
nsz Sevinçten, korkudan veya oyun için, bulunduğu yerde havaya doğru fırlamak
- zıplamak
nsz Bir yere çarpıp yukarı fırlamak"İhtiyar profesörün elinde tuttuğu silindir, canlı bir mahluk gibi zıpladı." - F. R. Atay
- sıçrayış
isim Sıçrama işi"Bir sıçrayışta eyerin üzerine oturuverdi." - S. Kocagöz
- atılım
isim Atılma işi
- fırlatmak
-i Hızla atmak, bulunduğu yerden dışarı atmak"Kalemi kâğıdı fırlatıp yatağıma koştum." - A. Kabaklı
- yükselmek
nsz Yükseğe çıkmak"Derenin sağ tarafında yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti." - N. Cumalı
- hoplama
isim Hoplamak işi
- zıplama
isim Zıplamak işi"Eşyanın üstüne çıkıp basmaya, üstünde zıplamaya başladık." - A. Kutlu
- atlatmak
-i Atlama işini yaptırmak
- kışkırtmak
-i Kümes hayvanlarını ürkütüp kaçırmak
- sıçratmak
-i, -e Sıçrama işini yaptırmak
- zıplatmak
-i Zıplama işini yaptırmak, hoplatmak, sıçratmak
- üzerinden atlamak
bir şeyi ödev edinmemek"Bunların üzerinden ustalıkla atlayarak gemiye doğru yürüdü." - S. F. Abasıyanık
- artış
isim Artma işi, artım"Bu artış nicelik bakımından olduğu kadar nitelikte de görüldü." - M. And
- binmek
-e Yüksek bir şeyin veya bir hayvanın üstüne çıkıp ayaklarını sallandırarak oturmak"Belki de atlara binerek dolaşırız." - R. H. Karay
- atılış
isim Atılma işi
- irkilmek
nsz Ürkerek geri çekilir gibi olmak"Elimi omzuna koyuyorum. İrkiliyor, sertçe çeviriyor bakışını." - E. Bener
- fırlayış
isim Fırlama işi"O, küçücük çekirdeklerin kabuklarını yırtıp koca toprağı iterek havaya fırlayışına keyifle bakıyordu." - N. Hikmet
- birden silkinme
- içine atlamak
- sıçramak, atlamak, tullanmak, üzerinden atlamak, yerinden sıçramak, birdenbire yükselmek, fırlamak, sıçrama, atlama, zıplama, sıçrayış
- yuvasından çıkarmak
- çok meşgul