- öne sürmek
birini ilk önce harekete geçmesi için önermek"Arabam bir gece kulübünün önünde duruyor." - A. Ümit
- haber vermek
bildirmek, haber ulaştırmak"Bir zabit nefes nefese şu haberi getirdi." - O. S. Orhon
- ortaya çıkarmak
delilleriyle göstermek, ispat etmek"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- ortaya koymak
herkesin görebileceği yere koymak"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- ilan etmek
bir durumu yayım yoluyla duyurmak"Afişte, ilanda yazılı vakit gelmemiş de olsa perde açılacak demekti." - T. Buğra
- göstermek
-i Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek"Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi."
- açmak
-i Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek"Kapıyı açıp içeri giriyorum." - A. Ağaoğlu
- başlamak
Görünmek"Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı." - S. F. Abasıyanık
- bağışlamak
-i, -e Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek"Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?" - İ. A. Gövsa
- sunmak
-i, -e Bir büyüğe veya nezaket gereğince bir kimseye bir şeyi vermek, arz etmek, yollamak, göndermek, takdim etmek"Bu küçük hadiseyi devlet adamlarımıza bir müşahede olarak sunuyorum." - B. Felek
- tanıştırmak
-i, -le Birbirini tanımayanların tanışmasını sağlamak, tanıtmak, takdim etmek"Seni rastgele bir yabancı ile tanıştıramam, bilirsin." - R. N. Güntekin
- takdim etmek
sunmak
- sokmak
-i İçine veya arasına girmesini sağlamak
- tanıtmak
-i, -e Bir kimsenin veya bir şeyin tanınmasını sağlamak
- getirmek
-e Gelmesini sağlamak"Dün bir deri bir kemik hâlinde eve getirip bırakmışlar." - R. N. Güntekin
- öğretmek
-i, -e Bir kimseye bir konuda bilgi ve beceri kazandırmak"Böyle görünmesini öğretmişler, sağlam bir terbiye almış." - R. H. Karay
- teklif etmek
öne sürmek"Böyle bir teklifi kabul edeceğini sanmıyorum." - A. Ümit
- anons etmek
bir durumu, bir haberi sözle veya yazıyla halka bildirmek
- içine sokmak
- uygulamaya koymak
- tanıştırmak, tanıtmak, ilk kez getirmek, ortaya çıkarmak, ilk kısmını oluşturmak
- usulünü göstermek