- emniyet altına almak
korumak"Kendi vatandaşlarının ırz, mal, can emniyeti hakkında teminat istiyorlar." - E. E. Talu
- sigorta etmek
bir şeyi, bir kimseyi ileride olabileceği düşünülen kazanın zararını gidermek için sigortaya bağlamak"İsveç'te çok sağlam bir sigorta sistemi var." - H. Taner
- sigorta olmak
bir kimse veya bir şey ileride olabileceği düşünülen kazanın zararını gidermek için sigortaya bağlanmak"İsveç'te çok sağlam bir sigorta sistemi var." - H. Taner
- güvence vermek
bir anlaşmada taraflardan biriyle ilgili olarak sorumluluğu yüklenmek, inanca vermek, teminat vermek, garanti vermek
- sağlamak
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı
- temin etmek
korkusunu gidermek, güven vermek
- sigortalamak
-i Sigorta yapmak
- sigorta ettirmek, garantilemek, sağlama almak