- zarar vermek
kötülük etmek"Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar." - M. Ş. Esendal
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- incitmek
-i İncinmesine yol açmak"Sol ayağımı geçen gün biraz incitmiştim." - A. Gündüz
- haksızlık etmek
adalete aykırı davranmak, gadretmek"Gel gelelim berberlere karşı haksızlığımız şu hafta tatili işinde bile kendini gösteriyor." - N. Hikmet
- acıtmak
-i Acılık vermek"Karabiber yemeği acıttı."
- yaralamak
-i Silah, bıçak vb. bir araçla yara açmak"Kocaman bir bıçağı kuşağının arasından çıkarıp Seher'i böğründen yaraladı." - S. F. Abasıyanık
- sakatlamak
-i Sakat bir duruma getirmek, sakat etmek
- ihlâl etmek
Hukuk, Zarar vermek; zedelemek; dokunmak; hakkını zedelemek; çiğnemek; bozmak
- fenalık etmek
kötülük etmek, kötülükte bulunmak"Bu alçaklar sana her fenalığı yapabilirler." - A. Gündüz
- ağrıtmak
-i Ağrımasına yol açmak"Bu koku başımı ağrıttı."
- rencide etmek
incitmek, kalbini kırmak
- incitmek, yaralamak, zarar vermek, incitmek