- doğal
sıfat Doğada olan, doğada bulunan"Doğal güzellikler artık eskisi gibi turist çekmiyor." - N. Cumalı
- asıl
isim Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı"Bir belgenin aslı."
- doğal olarak
elbette, beklenildiği gibi, işin gereği olarak"Doğal güzellikler artık eskisi gibi turist çekmiyor." - N. Cumalı
- birincil
sıfat Sırada, önemde ilk yeri alan
- içsel
sıfat İçle ilgili, içe ilişkin, dâhilî"Sızlatıcı bir içsel acıyı da dile getirir şair." - S. İleri
- esaslı
sıfat Köklü, geniş ölçüde etkili, güzel, doğru"Büyüdüğü vakit de kendisine esaslı bir şey söylenmemiş." - N. F. Kısakürek
- doğuştan
zarf Yaradılıştan"Doğuştan hastalıklı çocuklar, kardeşlerinin ve yaşıtlarının aksine, annelerine aittir yalnızca ve hep öyle kalırlar." - E. Şafak
- doğasında olan, doğal
- doğuştan doğal
- doğuştan.
- tabiatında var olan. be inherent in a thing bir şeyin aslında veya tabiatında mevcut bulunmak. inherently tabiatında