- şikâyet
isim Hoşnutsuzluk belirten söz veya yazı, sızlanma, sızıltı, yakınma (II), yakıntı"Vali ne yapsa hâkim onu imzalar ve hiçbir şikâyet mevzusu duyulmazmış." - A. Ş. Hisar
- iddianame
isim, hukuk Savcılığın soruşturma sonunda elde ettiği kanıtları ve iddialarını içinde topladığı, mahkemede okunan yazı, savca
- suçlama
isim Suçlamak işi, itham"Şimdi, ikisinin suçlamalarını göğüslemeye çalışıyordum." - A. Ağaoğlu
- itham
isim Suçlama"Övgü dolu bir itham var yüreğimin söylediklerinde." - E. Şafak
- savca
isim, hukuk İddianame
- töhmet
isim Birine yüklenen, işlenildiği sanılan fakat henüz aydınlanmamış olan suç, suçlama"Talebeyi dersten başka şeylerle işgal töhmeti ile tevbihe maruz kaldı, istifaya mecbur oldu." - A. H. Müftüoğlu
- suçlu görmek
- suçlama, itham
- dava açma. bill of indicment juri heyetine sunulan resmi ithamname. joint indictment birkaç kişiyi birden suçlayan ithamname.