- ödeme
isim Ödemek işi, tediye"Aradan yedi sekiz ay geçmiş, hiç aksama olmamıştı ödemelerde." - Y. Z. Ortaç
- koruma
isim Korumak işi"Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi." - Y. Kemal
- ödenek
isim Bir iş için ayrılan belli para, tahsisat
- sigorta
isim Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi"İsveç'te çok sağlam bir sigorta sistemi var." - H. Taner
- ödence
isim, hukuk Tazminat
- tazminat
isim, hukuk Zarar karşılığı ödenen para, ödence"Benim bir raporum üzerine sonradan adamcağıza bileği için üç beş lira tazminat verdiler." - R. N. Güntekin
- güvence
isim Bir antlaşmada taraflardan birinin sorumluluğu üzerine alması, inanca, teminat, garanti
- teminat
isim Güvence"Sen de bana teminat olarak peşin iki yüz lira ver, işe girince iade edeyim." - N. F. Kısakürek
- garanti
isim Güvence"Hatice'nin garantisi altında işini yürütmekten başka bir şeye bakmıyordu." - T. Buğra
- tazmin
isim Zararı ödeme
- kefalet
isim, hukuk Birinin borcunu ödememesi veya verdiği sözü yerine getirmemesi durumunda bütün sorumluluğu üzerine alma durumu, kefillik"O zamanlarda her sene kefaletleri yüzünden bin lira, iki bin lira ödemek mecburiyetinde kalınmış." - A. Ş. Hisar
- garanti.
- kefil olma
- ceza veya sorumluluktan af
- zararı karşılamak için ödenen para
- ödence, tazminat