- el koymak
bir yolsuzluğu ortaya çıkarmak, incelemek, vaziyet etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- hapsetmek
-i, -e Bir suçluyu hapishaneye koymak
- kapatmak
-i Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek"Evvelki hafta mühendis İlhami Bey'le karısı çok güzel bir bambu takımı kapattılar." - H. Taner
- tevkif etmek
tutuklamak
- haczetmek
-i, hukuk Bir alacağın ödenmesi için borçlunun geçim ve mesleğinde gerekli olan şeyler dışında kalan para, aylık veya malına icra dairesi el koymak
- ağıla kapamak
- haczetmek, el koymak
- havuza su doldurmak
- havuza su doldurmak.