- ad
isim Bir kimseyi, bir şeyi anlatmaya, tanımlamaya, açıklamaya, bildirmeye yarayan söz, isim, nam"Görmediniz mi, adını söyleyince herkes put kesiliyor." - A. H. Tanpınar
- ad
isim Sayma
- kopya
isim Bir sanat eserinin veya yazılı bir metnin taklidi, asıl karşıtı"Edebiyatımız iptidai, resmimiz basit, felsefemiz kopya, okuma yazma bilmek bir irfan sayılıyor." - P. Safa
- fikir
isim Düşünce"Bir fikrin münazarasıyla kütüphanesinin önünde sabahladığımız geceler olurdu." - A. H. Müftüoğlu
- şekil
isim Biçim
- hayal
isim Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi özlenen şey, imge, hülya"Mustafa Kemal hayallerin değil hakikatlerin adamı idi." - F. R. Atay
- un
isim Öğütülerek toz durumuna getirilmiş tahıl ve başka besin maddeleri
- görüntü
isim Gerçekte var olmadığı hâlde varmış gibi görünen şey, hayalet
- hayal etmek
bir şeyi zihinde tasarlayıp canlandırmak, hayallemek"Mustafa Kemal hayallerin değil hakikatlerin adamı idi." - F. R. Atay
- suret
isim Görünüş, biçim"İnsan suretinde bir ağaç."
- resim
isim Varlıkların, doğadaki görünüşlerinin kalem, fırça gibi araçlarla kâğıt, bez vb. üzerinde yapılan biçimleri"Konulu resim parçaları kendiliğinden ve doğru olarak yan yana gelivermiş, hikâye ortaya çıkmıştı." - T. Buğra
- mecaz
isim, edebiyat Bir ilgi veya benzetme sonucu gerçek anlamından başka anlamda kullanılan söz
- yansıma
isim Yansımak işi"Balkon penceresinden dolan ışık, ak saçlarından süt mavisi yansımalar yapıyor." - A. İlhan
- yansıtmak
-i Işık, ses, görüntü vb.ni geri göndermek, yansımasını sağlamak, aksettirmek"Ayna ışığı yansıtır. Kubbe, sesi yansıtır."
- put
isim Bazı ilkel toplumlarda doğaüstü güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesne, tapıncak, sanem, fetiş"Onu ben, büsbütün başka bir hayranlıkla âdeta bir puta taparcasına seviyordum." - Y. K. Karaosmanoğlu
- izlenim
isim Bir durum veya olayın duyular yolu ile insan üzerinde bıraktığı etki, intiba, imaj"İlk izlenim olarak bana pek zeki görünmedi." - Ç. Altan
- tanımlamak
-i Bir kavramın niteliklerini eksiksiz olarak belirtmek ve açıklamak, tarif etmek
- imge
isim Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, hayal, hülya
- simge
isim Duyularla ifade edilemeyen bir şeyi belirten somut nesne veya işaret, alem, remiz, rumuz, timsal, sembol
- görüntülemek
-i Belirli bir konuyu buna en yakın görüntüler içinde tasarlamak, yaratmak, gerçekleştirmek
- figür
isim Resim ve heykel sanatlarında varlıkların biçimi
- imaj
isim İmge"Ondan daha saygın, daha yakışıklı ve etkili bir şef imajı bulmak zordu." - H. Taner
- görüntü kümesi
Matematik-Geometri, Bir fonksiyonda tanım kümesinin elemanlarının eşleştiği elemanları içeren küme.
- yansımak
nsz Işık dalgaları yansıtıcı bir yüzeye çarparak yön değiştirmek, aksetmek"Düz ve parlak yüzeylere çarpan ışık yansır."
- heykel
isim Taş, tunç, bakır, kil, alçı vb. maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğrulup pişirilerek biçimlendirilen eser, yontu, statü"Ellerini ceketinin ceplerine sokarak amaçsız bir şekilde heykelin önünde oyalanmaya başladı." - O. Aysu
- aksettirmek
-i, -e Sesi yankılamak
- foto
isim Işık
- sanem
isim Put (I)
- tasvir
isim Betimleme"Bugün bu saadet tasvirlerinin üstlerine birer siyah tül çekildi." - A. H. Müftüoğlu
- timsal
isim Simge"O günden beri ceviz, bana ulvi bir şeyin timsali gibi görünüyor." - M. Ş. Esendal
- resmini çekmek
- tasvir, hayal, görüntü, suret, akis, izlenim, imaj, remiz, şekil, numune, kopya, eş, aynı, put, heykel
- tasvirini yapmak
- toplumun kanaati
- zihninde şekillendirmek