- aydınlatmak
-i Karanlığı giderip görünür duruma getirmek, ışıklandırmak"Işık yüzüne tam tepeden düşüyor ve onu iyice aydınlatıyordu." - T. Buğra
- anlatmak
-i, -e Bilgi vermek, izah etmek"Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." - P. Safa
- açıklamak
-i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek
- uyandırmak
-i Uyanmasına yol açmak"Sanki yüzyıllık bir uykudan uyanan bekçi, yerinden doğrulup çevresine bakınca kendisini uyandıran kişiyi göremedi." - İ. O. Anar
- izah etmek
açıklamak, ayrıntılı bilgi vermek"Bu kızda izahı güç bir garabet var." - P. Safa
- aydınlatma
isim Aydınlatmak işi, ışıklandırma
- ışıklandırmak
-i Aydınlatmak
- muzehhip
Yazma Eser (Hat-Tezhip-Ebru-Cilt-Minyatür), Ezilmiş toz altınla birlikte sulu guvaj boya ile süsleme yapan sanatkâr. Tezhip yapan sanatkâr. Bunların çarşıları vardı. Müzehhipler arasında hattat olanlar bulunduğu gibi, birçoğu kullandığı boyayı da kendisi yapardı.
- tenvir etmek
ışıklandırmak, aydınlatmak
- tezhipçi
isim Tezhip yapan kimse
- tezhip etmek
- aydınlatmak, ışıklandırmak
- fikirlerini geliştirmek
- illumina’tion tenvirat
- kandillerle donatmak
- kitapta tezhip
- zihnini açmak