- bununla beraber
zarf Bununla birlikte"Bununla beraber odama kimseye görünmeden girdiğime memnun oldum." - K. Bilbaşar
- bununla birlikte
zarf Buna ek olarak, bununla beraber, amma velakin
- her hâlükârda
zarf Kesinlikle, her koşulda"Her hâlükârda metreslik, iyilerin yeknesak tamlığından uzaklaşmak için iyi bir başlangıçtı." - E. Şafak
- ancak
zarf "Yalnızca" anlamında, sınırlama bildiren bir söz, bir"Hasan, bu sefer kendisine ancak seyyar tuluatçıların arasında bir yer bulabildi." - O. C. Kaygılı
- de
Türk alfabesinin beşinci harfinin adı, okunuşu
- fakat
bağlaç Ancak, ama, lakin"El fenerim de çantanın üstündeymiş sözde fakat göremiyorum." - A. Ağaoğlu
- ne kadar
nicelik bakımından miktar, ölçü, fiyat, zaman anlamlarıyla soru bildiren bir söz
- aksine
zarf Tersine"Dikkatle dinlemiyordu bu haberleri. Aksine gittikçe artan bir güvensizlik duyuyordu söylenen sözlere." - N. Cumalı
- âmâ
sıfat Görme engelli
- lakin
bağlaç Ama"Halis bir şiir fena okunabilir lakin sahte bir şiir iyi okunamaz." - Y. K. Beyatlı
- gene de
öyle olduğu hâlde, rağmen"Gene göğün gözleri bir gün yaşarmayacak / Geri kalan olursa gidenleri sayacak" - F. N. Çamlıbel
- oysa
bağlaç Aralarında karşıtlık, aykırılık bulunan iki cümleyi “tersine olarak, aksine” anlamlarıyla birbirine bağlayan bir söz, oysaki, hâlbuki
- mamafih
zarf Bununla birlikte"Mamafih arada bir ufak tefek işleri de kendi hesabıma alabiliyorum." - N. Hikmet
- nasıl
zarf Bir işin ne biçimde, hangi yolla olduğunu belirtmek için kullanılan bir söz"Nasıl sevebilirse üç gönül bir tek gülü / Sen de güzelliğine kul edersin üç gönlü" - F. N. Çamlıbel
- buna rağmen
- yine de
- hâl böyleyken
- her nasıl, nasıl, ne derecede, ne kadar, bununla birlikte, yine de,