- dayanmak
-e Bir yere yaslanmak, kendini dayamak"Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor." - M. Ş. Esendal
- direnmek
nsz Herhangi bir düşüncede, bir istekte veya bir durumda ayak diremek, inat etmek, ısrar etmek, taannüt etmek"Tek tük direnen çıktıysa da çürük yumurta gibi kısa zamanda eziliverdi." - K. Korcan
- uzatmak
nsz Uzamasına sebep olmak, uzamasını sağlamak"Saç uzatmak. Tırnak uzatmak."
- korumak
-i, -den Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek"Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." - O. S. Orhon
- sürdürmek
-i Sürme işini yaptırmak"Parmaklıklara boya sürdürdü."
- yetmek
nsz Bir gereksinimi karşılayacak, giderecek nicelikte olmak
- ileri sürmek, sunmak, vermek, dayanmak