- ak
isim Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı
- eski
sıfat Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı"Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?" - N. Ataç
- kır
isim Beyazla az miktarda siyah karışmasından oluşan renk"Gözlerinden, kırları artan sakalına bir iki damla yaş düştü." - F. R. Atay
- kır
isim Şehir ve kasabaların dışında kalan, çoğu boş ve geniş yer, dağ bayır"Araba tenha, düz yolda tıkır tıkır gidiyor, ara sıra kır kokuları getiren hafif bir rüzgâr esiyordu." - Ö. Seyfettin
- yaşlı
sıfat Yaşı ilerlemiş, kocamış, ihtiyar (kimse)"Bir kez daha çocuğun taşkın neşesinden tedirgin oldu yaşlı kadın." - E. Şafak
- yaşlı
sıfat Yaşla dolmuş (göz)"Hıçkırarak yaşlı gözlerini kaldırdı." - Ö. Seyfettin
- yaşlılık
isim Yaşlı olma durumu"Yüzüne bir yaşlılık gelmiş vücudunu bir ağırlık kaplamış." - R. H. Karay
- saygıdeğer
sıfat Kendisine saygı gösterilmeye değer, muhterem
- ihtiyar
sıfat Yaşlı, kocamış olan, pir (kimse), genç karşıtı"Bir gün odama kızgın bir ihtiyar girdi, elindeki bir tomar kâğıdı neredeyse fırlattı masama." - A. Kulin
- ihtiyar
isim Seçme
- eskilik
isim Eski olma durumu, antikite"Öyle bir yaştaydık ki eskiliğin oluşturduğu eksikler nedir, bilmiyorduk." - A. Kutlu
- ağarmış
- kır, ağarmış, kırağı