- kalıtım
isim, biyoloji Çevre etkileriyle köklü olarak değiştirilemeyen özelliklerin, döllenme sırasında, dişi ve erkeğin kromozomları aracılığıyla bir kuşaktan ötekine geçmesi, soya çekim, irs, irsiyet, veraset"Bir ülkenin tarihsel varlığı, onun sahip olduğu ölçü
- adet
isim, matematik Sayı"İşe giren kadınların adedi günden güne çoğalıyor." - N. Hikmet
- gelenek
isim, toplum bilimi Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlar, anane, tradisyon"Şair yeni bir dil yaratabilir ama bunun için gereken gücü gelenekten alır." - N. Ataç
- miras
isim, hukuk Birine, ölen bir yakınından kalan mal mülk, para veya servet, kalıt, bırakıt, tereke
- kalıt
isim, hukuk Miras"Toprakları üzerinde gelmiş geçmiş eski uygarlıkların insancıl kalıtını özümlemişti." - N. Cumalı
- görenek
isim, toplum bilimi Bir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığı, âdet"Muhitin ve göreneğin şımarttığı bu kız beni de tahrik ederse ne yapacaktım?" - A. Gündüz
- anane
isim, toplum bilimi Gelenek"Böyle ufak kasabalarda öteden beri aristokratik bir anane vardı." - E. E. Talu
- tereke
isim, hukuk Miras"Hâlâ eski zenginliğinin hasedini üstüne çeker ve eski terekelerinin veraset vergilerini öder." - B. Felek
- miras, kalıt
- miras alma
- miras kalıt
- miras olarak