- belirsiz
sıfat Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen, vuzuhsuz"Şimdi galiba belirsiz bir yerde bir esere çalışıyor." - N. F. Kısakürek
- bulutlu
sıfat Bulutlarla kaplanmış, bulutlanmış"Hava bulutlu ve üzerinde durduğumuz tepe rüzgârlı idi." - A. Haşim
- dumanlı
sıfat Dumanı olan, duman çıkaran"Dumanlı barut."
- Bulanık
sıfat Bulanmış olan, duru olmayan"Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı." - F. R. Atay
- muğlak
sıfat Anlaşılması güç, anlaşılmaz, karışık, çapraşık"Son günlerin karşı, muğlak vakalarını tahlil edemedi." - P. Safa
- müphem
sıfat Belirsiz"Akşamları başında müphem bir hararet, oysa elleri ayakları buz." - A. İlhan
- çapraşık
sıfat Girift"Çapraşık akıntılar birden düz yön aldı." - R. E. Ünaydın
- anlaşılmaz
sıfat Anlaşılması güç olan, bir anlam verilemeyen, karışık, muğlak, tuhaf"Sen, anlaşılmaz bir ifşa kararıyla hayalimizin gözünü kör ettin." - A. N. Asya
- şüpheli
sıfat Kuşkulu"Mazisi şüpheli kadınlarla evlenmek, insanı sonraları rahatsız eder." - P. Safa
- sisli
sıfat Üzerine sis inmiş olan, sislenmiş, bulanık"Haliç, aşağılarda, sisli bir bahar sabahının altında, erimiş gümüşlerin ırmağına benziyordu." - T. Buğra
- puslu
sıfat Puslanmış, pusarık, hafif sisli"Puslu havaya yoğun bir kükürt kokusu sinmiş." - A. Ağaoğlu
- bulutlu, sisli, puslu, bulanık
- çapraşık.