- selam vermek
selamlamak
- karşılamak
-i Dışarıdan gelen bir kimseye karşılayıcı olarak çıkmak, istikbal etmek"Beni karşıladılar ve ağırladılar." - A. Kabaklı
- selamlama
isim Selamlamak işi"Dünyada varlıklı olanların yolcularını lavantalı mendillerle, uzun boylu selamlamalarına bol bol boş vakitleri olur." - Halikarnas Balıkçısı
- karşılaşmak
-le Karşı karşıya gelmek, rastlaşmak"Terdit, yazıda beklenmedik bir sonuçla karşılaşmak demektir." - Ç. Altan
- selamlamak
-i Bir kimseyle karşılaşıldığında, birinin yanına gidildiğinde veya yanından uzaklaşıldığında kendisine sözle veya işaretle bir nezaket gösterisi yapmak, selam vermek, esenlemek"Onu ve onun gibi ateş altında, duman içinde memleketi için ölmeye atılanları birden selamlıyorum." - H. E. Adıvar
- selamlaşmak
nsz, -le Birbirine selam vermek, esenleşmek"Selamlaşarak ayrılıyor ve masaların arkasından dönüp otelin kapısından dışarı çıkıyorlar." - E. M. Karakurt
- selamlamak, selam vermek, karşılamak