- kapma
isim Kapmak işi"Bir fende kazık kakmaktansa hepsinden birer parça malumat kapma fikrinde idi." - H. R. Gürpınar
- çengel
isim Bir yere takılmaya, geçirilmeye yarayan eğri ve ucu sivri demir"Alaturka, eski tahta kapısının dışarıdan da içeriden de çengelleri var." - A. Kutlu
- el atmak
birisinin işine karışmak, müdahale etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- ele geçirmek
yakalamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- sarılmak
nsz Sarma işi yapılmak"Ellerine sarıldım, öpüyorum, sorularımı tekrarlıyorum." - R. H. Karay
- yakalamak
-i Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak"Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım." - R. H. Karay
- algılamak
-i Bir olayı veya bir nesnenin varlığını duyu organlarıyla kavramak, idrak etmek"Kokuyu daha iyi algılamak için burnumu iyice gömüyorum yastığa." - A. Ümit
- kavramak
-i Elle sıkıca tutmak"Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı." - N. Cumalı
- tutmak
-i Elde bulundurmak, ele almak"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- vinç
isim Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç"Civarda başka vinç bulamamışlardı." - A. Kulin
- kapmak
-i Birdenbire yakalayarak, çekerek almak"Bir hamlede atıldım. Evvela tabibin elinden defteri kaparak fırlattım." - H. Z. Uşaklıgil
- kapış
isim Kapma işi
- dikkat çekmek
askerlik "dikkat" komutunu yüksek sesle söylemek"Onun kalbini, haysiyetini kıracak sözler söylenmeden bu zarif hareketle her şeyin anlatılmış olması dikkate şayandır." - A. H. Çelebi
- el koyma
Ziraat (Tarım), Bir malın devletçe sahibinin elinden zorla alınması, müsadere.
- zorla almak
- açgözlü kimse
- gaspetmek
- kapmak, yakalamak, kapma, kapış
- çabucak tutmak