- yok olmak
ortadan kalkmak, kaybolmak
- kaybolmak
nsz Yitmek"Kız kaybolduktan sonra aklına geldi babası olduğu." - A. Ümit
- gitmek
-e Bir yere doğru yönelmek
- defolmak
nsz Savuşmak, çekilip gitmek"Bir gece oyuncular dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular." - R. N. Güntekin
- ayrılmak
-e Ayırma işine konu olmak"Geçen hafta, Akşehir'de Nasrettin Hoca törenine ayrılmıştı." - F. R. Atay
- yola çıkmak
araca binmek üzere yolüstünde durmak
- bırakmak
-i Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
- çekip gitmek
bırakıp gitmek, ayrılmak, savuşmak"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- uzaklaşmak
-den Bir şeyden, bir yerden veya kimseden ayrılıp uzağa gitmek"Böyle uzaklaşınca ağır ağır o bizden / Biz ayrı düşmemeye ant içmiştik denizden" - F. N. Çamlıbel
- defol
- gitmek, ayrılmak, defolmak, reddolmak