- yel
isim Rüzgâr
- gaz
isim Tül
- gaz
isim Normal basınç ve sıcaklıkta olduğu gibi kalan, içinde bulunduğu kabın her yanına yayılma ve bu kabın iç yüzeyinin her noktasına basınç yapma özelliğinde olan akışkan madde
- hoşuna gitmek
beğenmek"Gelmiş o yaylanın baharı / Öter bülbüller hoştur avazı" - Âşık Veysel
- gaz pedalı
isim Motorlu taşıtlarda aracın hızını ayarlamaya yarayan aygıt
- doğal gaz
isim Yer kabuğunun içinde bulunan, yakıt olarak önem sıralamasında ham petrolden sonra ikinci sırayı alan ve petrolün bir cinsi olan yanıcı gaz
- zehirli gaz
isim Zehirleyici özelliği bulunan gaz
- gaz vermek
motorlu taşıtlarda gaz pedalına basmak
- boş laf
isim Gereksiz, yararsız bir biçimde konuşma
- benzin
isim, kimya Petrolün damıtılması ile elde edilen, özgül ağırlığı yaklaşık 0,65 olan, renksiz, uçucu, kendine özgü kokusu bulunan bir sıvı
- çene çalmak
gevezelik etmek"Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." - H. E. Adıvar
- beğenmek
-i İyi veya güzel bulmak"Biz çocuklar evimizi çok beğendik." - A. Kutlu
- kaçmak
-e Hızla koşup bir yere saklanmak"Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın." - H. R. Gürpınar
- osuruk
isim Yellenme
- gazlamak
-i, nsz Gaz yağı sürmek"Tahtakurularını öldürmek için somyayı gazladı."
- saçmalamak
nsz Anlamsız, gereksiz, tutarsız, saçma sapan sözler söylemek veya bu tür davranışlarda bulunmak, abuklamak"Konuşması büsbütün dağıldı, tutarsızlaştı. Artık saçmalıyor." - A. İlhan
- sevindirmek
-i Sevinmesine yol açmak, sevinmesini sağlamak"Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı." - A. Ağaoğlu
- zırvalamak
nsz Boş ve anlamsız sözler söylemek, saçmalamak
- övünmek
-le Bir niteliği sebebiyle kendini yücelmiş sayarak bundan abartmalı bir biçimde söz etmek, iftihar etmek"Sonra oyuncakları ile övünen bir çocuk gibi gülümseyerek ilave ederdi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- anlamsız söz
- benzin almak
- benzin deposunu doldurmak
- fevkalade durum
- gazla zehirlemek
- havagazı
- olağanüstü şey
- patlayıcı metan karışımı
- yakıt almak
