- ana
isim Anne"Anası mutfakta bir tabağa marul doğruyor." - Y. Atılgan
- kural
isim Bir sanata, bir bilime, bir düşünce ve davranış sistemine temel olan, yön veren ilke, nizam"Dil bilgisi kuralları."
- öz
isim, felsefe Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı"Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti." - H. Taner
- öz
sıfat Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan"Size öz evladım gibi davranacağım." - A. Kulin
- öz
isim Dere, çay
- temel
isim Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü"Evin temelleri sökülüyor gibi sarsılıyor." - H. E. Adıvar
- belli başlı
sıfat Belirli, muayyen"Dilimiz de mizah gazetelerinin belli başlı alay konuları arasında idi." - F. R. Atay
- birinci
sıfat Bir sayısının sıra sıfatı
- asıl
isim Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı"Bir belgenin aslı."
- birincil
sıfat Sırada, önemde ilk yeri alan
- esas
isim Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel
- mühim
sıfat Önemli"Sivas'tan yükseltilen bu sedanın düşmanlar için ne kadar kuvvetli ve mühim olduğu takdir buyrulur." - Atatürk
- önemli
sıfat Önemi olan, mühim, ehemmiyetli"Benim için ne kadar önemli olduğunu tahmin edebilirsiniz." - T. Buğra
- esaslı
sıfat Köklü, geniş ölçüde etkili, güzel, doğru"Büyüdüğü vakit de kendisine esaslı bir şey söylenmemiş." - N. F. Kısakürek
- asli
sıfat Birincil"Kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür." - Anayasa
- ilke
isim Temel düşünce, temel inanç, umde, prensip"İlkelerine sıkı sıkıya bağlı, bilinçli ve ödün vermez bir insandı." - H. Taner
- temelli
sıfat Herhangi bir nitelikte temeli olan"Sağlam temelli bir yapı."
- esas itibariyle
- kaideye ait
- temele ait
- esas, ana, belli başlı, temel, en gerekli, önemli, kural, temel ilke, esas kanun
- muz esası bassoda bulunan