- elinden almak
bir şeyden mahrum etmek"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- dolandırıcı
isim Birini aldatarak mal veya parasını alan kimse, ayyar, tokatçı"Tükürük müfettişi meğer meşhur bir dolandırıcı imiş." - B. Felek
- hilekâr
sıfat Hileci"Münafık, hilekâr, mürai bir adam olarak şöhret almışsınız." - E. E. Talu
- düzenbaz
sıfat Hile yoluyla aldatan, hile yapan
- hile
isim Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, ayak oyunu, alavere dalavere, desise, entrika
- dolandırıcılık
isim Dolandırıcı olma durumu, ayyarlık"Bankaları büyük mikyasta kurulan dolandırıcılık dolabı sanırdı." - Ö. Seyfettin
- dolandırmak
-i Dolanma işini yaptırmak
- aldatma
isim Aldatmak işi, deside, al, hıyanet
- düzenbazlık
isim Düzenbaz olma durumu"Çıkarlar, paralar, asalaklıklar ve düzenbazlıklar girer işin içine." - Ç. Altan
- sahtekâr
sıfat Sahte işler yapan, düzmeci, sahteci"Behiç yalancı, sahtekâr, hodbin ve nankördü fakat sevimliydi." - P. Safa
- sahtekar kimse
- sahtekarlık
- sahtekârlık, dolandırıcılık, hile, düzenbaz, dolandırıcı