- eski
sıfat Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan, yeni karşıtı"Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?" - N. Ataç
- ilk
sıfat Zaman, sıra, yer ve önem bakımından ötekilerden önce gelen, son karşıtı
- önce
zarf İlk olarak, başlangıçta, sonra karşıtı"Önce hep birlikte basın suçunu tarif edelim." - B. Felek
- geçmiş
sıfat Geçme işini yapmış
- geçen
sıfat Bir önceki (hafta, ay, yaz, kış vb.)"Yine bir gün o kızı geçen yıl gördüğü incirlikte bir daha gördü." - O. C. Kaygılı
- evvelki
sıfat Önce olan, önceki"Feyziye'nin en parlak devri, hürriyetten evvelki devre tesadüf eder." - R. H. Karay
- önceki
sıfat Önce olan, evvelki, mukaddem, sabık"Önceki başkan."
- sabık
sıfat Geçen, önceki, eski"Yorucu çalışmalar sonunda sabık bakanların ne derece hüner sahibi olduklarını tespit etmiştir." - A. İlhan
- öncel
isim Bir görevde, meslekte kendinden önce yerini tutmuş olan kimse, selef, eslaf, ardıl karşıtı
- şablon
isim Üzerindeki harf ve şekillerin çevre çizgileri kalem ucu girecek biçimde oyuk olan, bu çizgilerden kalemle istenilen biçim elde edilen, metal veya plastikten cetvel
- eski günler
- eski sabık
- önceki, ilk, evvelki, eski, ilk, önceki şey/kimse