- masa
isim Ayaklar veya bir destek üzerine oturtulmuş tabladan oluşan mobilya"Arkasındaki masada biri gözlüklü iki adam vardı." - Y. Atılgan
- ağ
isim İplik, sicim, tel vb. ince şeylerden kafes biçiminde yapılmış örgü"Balık ağı. Tenis ağı."
- ağ
isim Pantolon veya külotun apış arasına gelen yeri, apışlık
- çatal
isim İki veya daha çok kola ayrılan değnek
- tediye etmek
ödemek
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- bel
isim İşaret
- ayrılmak
-e Ayırma işine konu olmak"Geçen hafta, Akşehir'de Nasrettin Hoca törenine ayrılmıştı." - F. R. Atay
- çatallaşmak
nsz İki veya daha çok ihtimal ortaya çıkarak anlaşılması güç bir duruma gelmek"Meğer ne kadar yanılmıştım. İş asıl bundan sonra çatallaşacaktı." - Y. K. Karaosmanoğlu
- bölünmek
nsz Belirli bölümlere, parçalara ayrılmak"Saçları biraz evvel taranmış gibi intizamlı, ortasından ikiye bölünmüş." - P. Safa
- savurmak
-i Havaya atıp dağıtmak, saçmak"İşçiler buğdayı savurmakta ve taneyi samandan ayırmaktadır." - N. F. Kısakürek
- yol ayrımı
isim Yolların birbirinden ayrıldığı yer
- çatallaştırmak
-i Çatallaşmasına yol açmak
- çatal, çengel, çatallı bel, yaba, yaba ile kaldırmak,
- yerden bitmek
- çatal şekli vermek
- çatalla kaldırmak