- sallanmak
nsz Bağlı bulunduğu yerde gevşek duruma gelip yerinden oynamak, kımıldamak"Dişi sallanıyor."
- dalgalanmak
nsz Üzerinde dalga oluşmak
- heyecan
isim Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi vb. sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu"Çıngırağın her çekilişinde ikisinin de heyecandan yürekleri ağızlarına geliyor." - M. Yesari
- uçmak
nsz Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak"Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu." - S. F. Abasıyanık
- endişe
isim Tasa, kaygı"Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu." - İ. O. Anar
- telâş
Trafik ve İlk Yardım, Herhangi bir nedenle acelecilik, kaygı, tasa, endişe, şaşkınlıktan doğan karışıklık, kargaşa.
- telaş etmek
sıkıntı duyarak acele etmek, endişelenmek, telaşlanmak"Atatürk'ün gelişini göremedik ama koridordaki telaştan meseleyi anladık." - H. Taner
- kımıldatmak
-i Yerinden biraz oynatmak, hafifçe hareketlendirmek
- heyecan vermek
heyecan duymasına sebep olmak"Çıngırağın her çekilişinde ikisinin de heyecandan yürekleri ağızlarına geliyor." - M. Yesari
- titremek
nsz Küçük ve hızlı salınım hareketleri yapmak"Geçtiği yollarda, incecik ellerine, kahır görmüş köylülerin nasırlı elleri sarıldı, ninelerin dua ile titreyen dudakları dokundu." - H. S. Tanrıöver
- titreme
isim Titremek işi"Herkeste bir içlenme, bir acılanma, bir titreme vardı." - İ. H. Baltacıoğlu
- titretmek
-i Titremesine yol açmak"Ellerini büsbütün titretiyordu." - R. H. Karay
- asabiyet
isim Sinirlilik"Bu cemiyetin mevcudiyeti ve faaliyeti ordu mensuplarının asabiyetini tahrik ediyordu." - Atatürk
- çalkalanma
isim Çalkalanmak işi
- çırpınma
isim Çırpınmak işi"Elleri ateşe, çırpınmaya karşı duyarsızlaştı." - L. Tekin
- çırpınmak
nsz Acı ile debelenmek"Bir oltanın iğnesinde çırpınan bir balık." - O. V. Kanık
- telâşa düşürmek
- kanatlarını çırpmak
- kalp ritmi bozukluğu
- kalp ritmi bozukluğu.
- kanat sarsıntısı
- çırpınma telaş