- fırlamak
nsz Hızla, birdenbire bulunduğu yerden çıkmak, ayrılmak"Çalgıcıların oğlu, elinde kenarları zilli kocaman bir tefle ortaya fırladı." - L. Tekin
- atılış
isim Atılma işi
- farbala
isim Fırfır"Tam o sırada çıt etti, merdivenin üstüne asılı farbalaların bir köşesi koptu." - P. Safa
- fırlayış
isim Fırlama işi"O, küçücük çekirdeklerin kabuklarını yırtıp koca toprağı iterek havaya fırlayışına keyifle bakıyordu." - N. Hikmet
- volan
isim Bir hareketi bir mekanizmaya aktaran veya makinelerde hareketin hızını düzgün tutmaya yarayan tekerlek
- dönüvermek
nsz Ansızın veya kısa sürede dönmek"Ya hesapları tersine dönüverirse o vakit başımıza gelecek belada ortağız kardeşim!." - Y. K. Karaosmanoğlu
- farbala ile süslemek
- atılış.
- volan koymak
- volan koymak.
- öfke veya sabırsızlıkla yerinden fırlayıp yürümek
- öfke ya da sabırsızlıktan fırlayıp yürümek