- oynamak
nsz Vakit geçirme, eğlenme, oyalanma vb. amaçlarla bir şeyle uğraşmak"Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." - H. R. Gürpınar
- titremek
nsz Küçük ve hızlı salınım hareketleri yapmak"Geçtiği yollarda, incecik ellerine, kahır görmüş köylülerin nasırlı elleri sarıldı, ninelerin dua ile titreyen dudakları dokundu." - H. S. Tanrıöver
- titreme
isim Titremek işi"Herkeste bir içlenme, bir acılanma, bir titreme vardı." - İ. H. Baltacıoğlu
- çırpınmak
nsz Acı ile debelenmek"Bir oltanın iğnesinde çırpınan bir balık." - O. V. Kanık
- kırpışma
isim Kırpışmak işi"Bir gece evvel bizim elektriklerde bir kırpışma peyda oluyordu da idareye telefon etmiştim." - B. Felek
- yanıp sönmek
- geçici belirti
- pırıldayarak
- pırıldayarak.
- titrek ve parlak ışık
- titrek yanmak. flickeringly titreşerek
- titremek oynamak
- titremek, titreşmek, sönüp yanmak, titreme, titreşme
- titreyerek yanmak