- bilinç
isim İnsanın kendisini ve çevresini tanıma yeteneği, şuur
- duyu
isim İnsanların ve hayvanların, dış dünyanın uyaranlarını görme, işitme, koklama, dokunma ve tatma organlarıyla algılama yeteneği, duyum"Tüm duyularım uyanık olarak trenimin rengini ve numarasını bulmaya çalışırdım." - N. Eray
- kanı
isim İnanç, düşünce, kanaat"Ahlakın da iyiliğe değil, güce dayandığı kanısındadır." - S. Birsel
- görüş
isim Görme işi
- fikir
isim Düşünce"Bir fikrin münazarasıyla kütüphanesinin önünde sabahladığımız geceler olurdu." - A. H. Müftüoğlu
- düşünce
isim Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea"Bu düşünce ona epeyce azap verdi." - A. Midhat
- sanı
isim Sanma durumu veya sonucu, zan, zehap"Söylediklerimiz, yazdıklarımız, hayatın birtakım konulara bölünmüş olduğu sanısını sürdürüp yalanı berkitmekten başka neye yarar?" - N. Ataç
- dokunma
isim Dokunmak (I) işi, temas
- dokunma
isim Dokunmak (II) işi
- his
isim Duygu"Sevgiyi tanımayanlar ayrılığın acısını da bilmezler, özlemezler ve gurbet hissi duymazlar." - M. Kaplan
- kanaat
isim Elindekinden hoşnut olma durumu, kanıklık, yeter bulma, yetinme, fazlasını istememe, doyum
- duygusal
sıfat Duygularla ilgili, duygulara dayanan, hissî"Bu duygusal atmosferden etkileniyorum." - A. Ümit
- duygu
isim Duyularla algılama, his"Bitkilerde duygu var mı?"
- acıma
isim Acımak durumu
- duyarlı
sıfat Dış etkenlere karşı duyarlığı olan, duygun, hassas"Ordu yürürse sayısını, sırasını seçecek kadar duyarlı kulakları vardı." - N. Araz
- hassas
sıfat Duyum ve duyguları algılayan"Halıda kaybolan ayak seslerini evvela Peregrini'nin hassas kulakları sezdi." - H. E. Adıvar
- şefkatli
sıfat Sevecen"Fazla şefkatli bir ana baba elinde bin türlü nazla büyüdü." - Y. K. Karaosmanoğlu
- dokunaklı
sıfat Etkili, insanın içine işleyen, müessir, patetik"Seni anlıyorum kızım, dedim. Aklıma daha dokunaklı bir söz gelmedi." - M. Ş. Esendal
- şefkat
isim Sevecenlik"Hâlbuki Türk mazisi, o devirlerin idrakine göre şefkatin, merhametin yüzlerce abidesini vücuda getirmiştir." - H. S. Tanrıöver
- heyecan
isim Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi vb. sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu"Çıngırağın her çekilişinde ikisinin de heyecandan yürekleri ağızlarına geliyor." - M. Yesari
- izlenim
isim Bir durum veya olayın duyular yolu ile insan üzerinde bıraktığı etki, intiba, imaj"İlk izlenim olarak bana pek zeki görünmedi." - Ç. Altan
- duygulu
sıfat Duygusu, duyarlığı çok olan, kolay duygulanan, içli, duyar, hassas"Doktorlukta fazla duygulu olmaya yer yoktur ama, duygusuz görünmeye de hiç!" - N. F. Kısakürek
- inanç
isim Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma"Bilhassa kadınlar arasında hurafeye inanç fazla buralarda." - F. Otyam
- merhamet
isim Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma"Hâlbuki Türk mazisi, o devirlerin idrakine göre şefkatin, merhametin yüzlerce abidesini vücuda getirmiştir." - H. S. Tanrıöver
- sezgi
isim Sezme yeteneği, feraset"Ama sezgi dünyamın büsbütün de yitirişlere yol açmadığını biliyorum." - A. Ağaoğlu
- hissetme
isim Hissetmek işi"Ayık olmak yani bu hayatı yaşamıyormuş gibi hissetmenin dayanağını hakikat içinde bulmak gereklidir." - İ. Özel
- hisli
sıfat Duygulu, içli"Gayet hisli bir adam olduğundan hasretini birlikte çekmiştik." - R. H. Karay
- dokunma hissi
- duyarak
- hissederek
- iç âlemi
- duygu, his, dokunma, dokunum, duyarlık, hassasiyet, sezgi, sezgi, sanı, zan, duygu, kanı, izlenim, kanaat, his, heyecan, duyma, bilinç, farkında olma
- gücendirmek. feelingly tesir ederek
- his dünyası
- hislerle
- hislerle.
- tesirli. hurt one' feelings hatırını kırmak