- his
isim Duygu"Sevgiyi tanımayanlar ayrılığın acısını da bilmezler, özlemezler ve gurbet hissi duymazlar." - M. Kaplan
- duygu
isim Duyularla algılama, his"Bitkilerde duygu var mı?"
- farkına varmak
gözüne çarpmak, fark etmek, anlamak"Emanete ihanet etmek veya etmemekle insan öteki mahlukattan ayrılır veya onlardan farkı kalmaz." - İ. Özel
- hissetmek
-i Fiziksel bir uyarıyı duymak"Hançer saplanmış gibi keskin bir sızı hissetmişti kasıklarında." - A. Kulin
- hissini vermek
gibi gelmek, ... izlenimini uyandırmak"Sevgiyi tanımayanlar ayrılığın acısını da bilmezler, özlemezler ve gurbet hissi duymazlar." - M. Kaplan
- görünmek
nsz Görülür duruma gelmek, görülür olmak, gözükmek"Bakarım bakarım sılam görünmez / Ara yerde yıkılası dağlar var" - Karacaoğlan
- düşünmek
-i Aklından geçirmek, göz önüne getirmek"Ben şimdi o güzel çehreden başka / Ne bir yüz düşünür ne hatırlarım" - N. H. Onan
- sanmak
nsz Bir şeyin olma veya olmama ihtimalini kabul etmekle birlikte, olabileceğine daha çok inanmak, zannetmek, zanneylemek"Babam, hiç hoşnut olmadığımı, beni yine sevindiremediğini sandı." - A. Ağaoğlu
- inanmak
-e Bir şeyi doğru olarak benimsemek"Bizim şairlerimiz sanatın sanat için olduğuna inanırlar, başka bir ereği olabileceği akıllarına gelmez." - N. Ataç
- anlamak
-i Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak"Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum." - A. Ümit
- kavramak
-i Elle sıkıca tutmak"Çocuğu koltuk altlarından kavrayıp kaldırdı." - N. Cumalı
- dokunmak
-e Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek"Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk." - A. Haşim
- duymak
-i Bilgi almak, öğrenmek, haber almak"Bir köylüden burada avlandığınızı duydum." - Halikarnas Balıkçısı
- ellemek
-i Elle dokunmak"Görüyorsunuz, ben hiçbirini ellemiyor, hiçbirini açmıyorum." - Y. Z. Ortaç
- zannetmek
nsz Sanmak"Gıptayla bakıp zaman zaman gökyüzüne / Rüzgârları hür, kuşları hür zannederiz" - A. N. Asya
- temas
isim Değme (I), dokunma (I), dokunuş (I), değinti
- sezmek
-i Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş veya olacak bir şeyi anlamak, kestirmek, hissetmek"Düşüncelerinde en uzak bir şüphenin gölgesini bile sezmek mümkün değildi." - H. S. Tanrıöver
- sezgi
isim Sezme yeteneği, feraset"Ama sezgi dünyamın büsbütün de yitirişlere yol açmadığını biliyorum." - A. Ağaoğlu
- duyumsamak
-i Duyular aracılığıyla bir şeyi algılamak"Boğaziçi'nde yaşayan bir insan, kendisini kapanmış, bütünleşmiş bir mekânda duyumsar." - A. Boysan
- duyum
isim Duyu
- dokunum
isim, biyoloji Çevremizdeki nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derimiz aracılığıyla bildiren duyarlık yeteneği, lamise
- el sürmek
- duyumsamak, duymak, hissetmek,
- dokuma hissi
- dokunarak yoklama
- elle yoklamak
- elleri ile yoklamak
- havasından
- kibirli olmak