- ücret
isim, ekonomi İş gücünün karşılığı olan para veya mal"Ücret hizmet mukabilidir. Ne yapıyorsun ki sana para verelim?" - N. Hikmet
- vergi
isim Kamu hizmetlerine harcanmak için hükûmetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya veya bazı malların fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para"Önce vergiyi kolay tahsil etmenin vesilesini hazırlasınlar." - B. Fel
- giriş ücreti
isim Tiyatro, sinema, stadyum vb. yerlere girmek için ödenen ücret, girmelik, duhuliye"Parklarını bir giriş ücreti karşılığı halka açmakla bakım masraflarını çıkarmaya uğraşmaktadırlar." - F. R. Atay
- duhuliye
isim Giriş ücreti"On kuruş duhuliyeyi toslayıp o da içeri girdi." - H. Taner
- fiyat
isim Alım veya satımda bir şeyin para karşılığındaki değeri, eder, paha"Fiyatı her ne ise derhâl tediye ederim." - N. Hikmet
- ödemek
-i Bir alışveriş ilişkisinde, borcu alacaklıya vermek, tediye etmek"Borç varsa benimkidir, onu ödemek ve teşekkür etmek lazım." - R. H. Karay
- aidat
isim Dernek, kuruluş, kulüp üyelerinin belli sürelerde, belli miktarlarda ödedikleri para, ödenti"Hele şundan bundan aidat, iane ve yardım toplayıp veya böyle bir yardıma müminleri cebredip vakıf kurmak diye bir şey düşünülemez." - N. F. Kısakürek
- tımar
isim Binek hayvanlarının kıllarını, derisini temizleme"Tımar tam bir saat sürüyor, yarım saat hayvanın bir tarafı, yarım saat öbür yanı." - H. Taner
- vizite
isim Hekimin hastanedeki hastaları dolaşıp yoklaması
- zeamet
isim Tımar
- doktor ücreti
- ücret vermek
- hususi bir varisler sınıfına munhasır olmayan mülk
- mülke tam sahip olmak. retaining fee avukata peşin olarak ödenen ücret.
- ücret vizite harç
- ücret, vergin, vizite, giriş vergini