- yol parası
isim Yolculuk sırasında harcanmak için ayrılmış para
- ücret
isim, ekonomi İş gücünün karşılığı olan para veya mal"Ücret hizmet mukabilidir. Ne yapıyorsun ki sana para verelim?" - N. Hikmet
- yolcu
isim Yolculuğa çıkmış kimse
- yemek yemek
karın doyurmak"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." - N. Cumalı
- başından geçmek
daha önce aynı duruma uğramış olmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- Navlun
Navlun, deniz ve nehir yolu ile taşınan eşya için, taşıma hizmeti karşılığında gemi şirketine ödenen ücret. Navlun bedeli resmî bir tarifeye veya sözleşmeye göre tahakkuk eder. Teslim şekline göre navlun satıcıya veya alıcıya ait olabilir.
- gitmek
-e Bir yere doğru yönelmek
- yiyecek
isim Yenmeye elverişli olan her şey"İnsan barınacak yerler yaptı, yiyeceğini pişirerek yemeye başladı." - N. Hikmet
- olmak
nsz Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak"En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." - S. F. Abasıyanık
- besin
isim Yenilebilir, beslenmeye elverişli her tür madde, azık, gıda
- gıda
isim Besin"Başka yerlerde süt, ekmekten üstün bir gıdadır." - B. Felek
- azık
isim Gereken yiyecek ve içecek şeyler, nevale"Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına." - R. Enis
- geçinmek
nsz Yaşamak için gerekeni sağlamak"Avla geçinen bir kabile, bu gıdaları tesadüfe borçlu olduğuna inanabilir." - C. Meriç
- vaki olmak
vuku bulmak, gerçekleşmek
- sefa sürmek
rahat, sakin ve eğlenceli yaşamak
- bilet ücreti
- yemek temin etmek
- kayık veya araba yolcusu
- sefa sürmek.
- selâmetle. fare forth yola çıkmak. fare ill işleri yolunda gitmemek. fare sumptuously bol bol yiyip içmek
- tam navlun. half fare yarım bilet
- yarım navlun. plentiful fare bol yemek. poor fare kötü yemek.
- yiyecek. bill offare yemek listesi. full fare tam bilet
- yiyecekler
- yolluk veda
- üstesinden gelmek, başarmak, geçinmek, dolanmak, yol parası, yiyecek