- beyan etmek
bildirmek, söylemek, ileri sürmek, anlatmak
- aydınlatmak
-i Karanlığı giderip görünür duruma getirmek, ışıklandırmak"Işık yüzüne tam tepeden düşüyor ve onu iyice aydınlatıyordu." - T. Buğra
- anlatmak
-i, -e Bilgi vermek, izah etmek"Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." - P. Safa
- açıklamak
-i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek
- belirtmek
-i Açıklamak, tebarüz ettirmek"Üzüntülerini, kırgınlıklarını dudak büküp susarak belirtir." - N. Cumalı
- izah etmek
açıklamak, ayrıntılı bilgi vermek"Bu kızda izahı güç bir garabet var." - P. Safa
- tarif etmek
tanımlamak"Tarife kalkma bizi / Ne şuyuz ne de buyuz / Adem denen denizi / Arayan birer suyuz" - E. B. Koryürek
- tasrih etmek
açıkça belirtmek
- tenvir etmek
ışıklandırmak, aydınlatmak
- meramını anlatmak
- açıklamada bulunmak
- açıklamak, başa salmak