- sınır dışı etmek
bir kimseyi bulunduğu ülkede yaptığı yasa dışı eyleminden dolayı ülkenin sınırları ötesine çıkarmak
- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- atmak
-i, -e Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak"Taşı suya atmak."
- çıkarmak
-den Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- kovmak
-i Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek"Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi." - M. Ş. Esendal
- dışarı atmak
kovmak"Dışarıda karlar erimeye başlamış." - A. Ümit
- defetmek
nsz Kovmak"Eğer buraya karşı bir tecavüze kalkışırlarsa defedeceğim." - A. Gündüz
- aksetmek
-den Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek"Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi" - Y. K. Beyatlı
- azletmek
-i Bir kişiyi görevinden almak, uzaklaştırmak"Beni bir daha devlet işlerinde kullanılmamak üzere azlettiler." - R. N. Güntekin
- tardetmek
-i Uzaklaştırmak, savmak
- sınırdışı etmek
- afarozlamak
- atmak kovmak
- defeden ilaç
- defeden ilaç.
- lent çıkaran
- sürmek. expellant
- çıkarmak, dışarı atmak, kovmak, atmak