- sürgün
isim Ceza olarak belli bir yerin dışında veya belli bir yerde oturtulan kimse"Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz, yıkması için bu hasrete utandırıcı bir gönül yarası karışmalıdır." - R. H. Karay
- sürgüne göndermek
ceza olarak bir yere sürmek"Sürgünü yalnız memleket hasreti yıkmaz, yıkması için bu hasrete utandırıcı bir gönül yarası karışmalıdır." - R. H. Karay
- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- kovmak
-i Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek"Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi." - M. Ş. Esendal
- sürülme
isim Sürülmek işi"Kınanın akşamdan yoğrulup ellere ve ayaklara taşırmadan, çizgileri aşmadan sürülmesi lazımdır." - R. H. Karay
- sürgün edilen kimse
- yurdundan sürülme, sürgün, sürülen kişi, sürgün, sürgüne göndermek, sürgün etmek, sürmek