- çalışma
isim Çalışmak işi, emek, say"Sonradan kapının kaldırılıp yerine takılması için yetmiş kişinin çalışması icap etti." - N. F. Kısakürek
- icra
isim, müzik Bir müzik eserini oluşturan notaları sese çevirme
- yerine getirmek
istenileni, gerekeni yapmak"İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?" - M. Ş. Esendal
- beden eğitimi
isim, spor Vücudu güçlendirmek ve sağlığı korumak amacıyla araçlı veya araçsız hareketler yapma, beden terbiyesi
- yürütme
isim Yürütmek işi"Bizi itiştire kakıştıra ve etrafımızda kavga dansları yaparak yürütmeye başladılar." - N. Hikmet
- tatbik
isim Uygulama
- spor
isim Bedeni veya zihni geliştirmek amacıyla kişisel veya toplu olarak gerçekleştirilen, bazı kurallara göre uygulanan hareketlerin tümü
- spor
isim, bitki bilimi Çiçeksiz bitkilerde üreme organı
- faaliyet
isim Canlılık, hareket"İstasyonda bir faaliyet vardı." - A. Gündüz
- icra etmek
yapmak
- hareket etmek
yola gitmek, yola çıkmak
- beden terbiyesi
isim, spor Beden eğitimi"Basit beden terbiyesi hareketleri dahi muayyen kaidelere uymayı, çalışmayı, terlemeyi icap ettirir." - M. Kaplan
- kullanma
isim Kullanmak işi, istimal"Dördüncü günün sabahında, işçilerden hiçbiri buldozeri kullanmaya yanaşmıyordu artık." - E. Şafak
- manevra
isim Bir aletin işleyişini düzenleme, yönetme işi veya biçimi
- deney
isim Bilimsel bir gerçeği göstermek, bir yasayı doğrulamak, bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılan işlem, tecrübe"Senelerdir gece gündüz elektrik yüklü deneyler yapa yapa sinir küpüne döndüğüne inanırdı içten içe." - E. Şafak
- kullanmak
-i Bir şeyden belli bir amaçla yararlanmak"Parmaklarının arasındaki mendili eskiyinceye kadar kullandığın hiç oldu mu?" - H. C. Yalçın
- gezmek
nsz Hava alma, hoş vakit geçirme vb. amaçlarla bir yere gitmek, seyran etmek"Tek başına buralarda gezdiği hâlde aradığını bulamıyordu." - O. C. Kaygılı
- kızgın
sıfat Çok ısınmış, ısıtılmış veya kızdırılmış"Kızgın bir demire dökülen damla iz bırakmaz, buhar olur." - C. Meriç
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- heyecanlı
sıfat Çabuk, kolay heyecanlanan, müteheyyiç"Herkes tedirgin, kuruntulu ve heyecanlı idi." - T. Buğra
- çalıştırmak
-i, -e Çalışmasını sağlamak
- uygulamak
-i Kuramsal bir bilgiyi, ilkeyi, düşünceyi herhangi bir alanda hayata geçirmek, tatbik etmek"Nitekim bilge bunu açıkça söylemekle kalmaz, tamı tamına uygular da." - N. Uygur
- tecrübe
isim Deneyim"Her tarih eseri, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak yazarın hayat tecrübesine bağlıdır." - C. Meriç
- ettirmek
Etme işini yaptırmak
- uygulama
isim Uygulamak işi, tatbikat, tatbik, pratik"Yaptığımızın keyfî bir uygulama olduğunun farkında ama bir şey de söyleyemiyor." - A. Ümit
- talim
isim Öğretim
- bütünlemek
-i Eksiksiz duruma getirmek, tamamlamak
- toren
Sosyal Bilgiler, 1. Bir toplulukta, üyelerin belli bir olayı, kişiyi veya değeri ayırt edip sembolleştirmesi, bunların anlam ve öneminin güçlendirilmesi amaçlarıyla düzenlenen hareket dizisi, merasim
2. Anma, kutlama, nişan, evlenme, ölüm gibi sebeplerle yapılan toplantı, merasim, seremoni.
- antrenman
isim, spor Alıştırma"Profesyonel boksörden, antrenman bahanesiyle senin karşında dayak yemek işime gelmiyor, kızım!" - N. Hikmet
- idman
isim, spor Alıştırma
- alıştırma
isim Alıştırmak işi
- egzersiz
isim, spor Alıştırma"Sabahleyin balkonda nefes egzersizlerini ihmal etmez." - H. Taner
- tatbikat
isim Uygulama"Yanlış tatbikat niçin seni bu türlü düşündürüyor?" - N. F. Kısakürek
- egzersiz yapmak
isim alıştırma yapmak"Sabahleyin balkonda nefes egzersizlerini ihmal etmez." - H. Taner
- ifa
isim Bir işi yapma, yerine getirme
- ifa etmek
yapmak, yerine getirmek
- jimnastik
isim, spor Vücudu çevikleştirmek ve güçlendirmek için yapılan alıştırmaların tümü, idman, kültürfizik
- temrin
isim Alıştırma"Bir zamanlar ben de nefsimi köreltmek için benliğimin burnunu kıracak böyle temrinler yapardım." - H. Taner
- idman yapmak
beden hareketleri yapmak
- prova
isim Bir şeyin amacına uygun, istenilen düzeyde olup olmadığını anlamak için yapılan deneme"Saatlerce tatlı tatlı konuştuk, onlar gittikten sonra da türküler çınladı provada." - A. Erhat
- yaptırmak
-i, -e Yapmasını sağlamak, yapmasına imkân vermek"Uzatmayalım, yeni yaptırdığım smokini giydim." - B. Felek
- idman yaptırmak
- antreman
- yerine getirme
- hareket ettirmek
- alıştırma egzersiz
- antreman, idman, egzersiz, talim, tatbikat, alıştırma, egzersiz, egzersiz/alıştırma yapmak, egzersiz yaptırmak, uygulamak, kullanmak
- idmanla geliştirmek