- engel olmak
önlemek, geciktirmek"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- çıkarmak
-den Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
- kovmak
-i Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek"Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi." - M. Ş. Esendal
- ihraç etmek
yurt dışına mal veya hizmet satmak
- kaydını silmek
kayıttan düşmek"Çocuğun kaydı bulunamadı."
- kayıttan düşmek
bir yere mal olmaktan çıkararak defterde bu durumu belirtmek"Çocuğun kaydı bulunamadı."
- mahrum etmek
yoksun bırakmak"Esef olunur ki memleket, ilmî ehliyeti haiz, üstün insanlardan mahrumdu." - S. Ayverdi
- dışlamak
-i, -den Bir kimse veya bir toplum, bir kimse, bir durum, bir düşünce vb.ni yok saymak, ilgilenmemek"Durumu düzelmişti, yavaş yavaş kendisini dışlayan topluluğun bireyleri kapılarını açıyordu." - M. Uyguner
- yoksun bırakmak
- dışarıda bırakmak
- dahil etmemek
- hariç tutmak
- kabul etmemek, içeri sokmamak, uzak tutmak, saymamak, istisna etmek, dışlamak, hesaba katmamak, dışarı atmak, çıkarmak, kovmak,
- içeri almamak
- mahrum etmek.